şansını mı denemek istiyorsun? öyleyse, rastgele bir yazıyı okumaya ne dersin?

"Muhteşem Gatsby"yi yeni bitirdim ve bence bu, klasik "zengin kız fakir oğlan" hikayesinin daha lüks, daha parıltılı ve daha dramatik bir versiyonu. Hani o hepimizin bir şekilde denk geldiği senaryolar vardır ya: fakir oğlan zengin kıza aşık olur, yollarına türlü engeller çıkar... İşte buradaki fark şu: Gatsby’nin hikayesi helikopter pistleri, dev malikaneler ve görkemli partilerle süslenmiş.  Ama sonuç yine hüsran!  :_)

Jay Gatsby, gözümüzün önünde modern bir masal kahramanı gibi çiziliyor. Zenginliğini, koca bir “Daisy’ye ulaşabilme çabası” üzerine kurmuş. Tüm o şatafatlı partiler, renkli ışıklar, en son moda kıyafetler... Sanki her biri “Bak Daisy, her şey senin için!” diye bağırıyor. Ama Daisy, zengin koca kontenjanını çoktan doldurmuş bile.:_) Üstelik bu kontenjandaki şahıs, Tom Buchanan. Nefret etmesi kolay ama her fırsatta kazanan bir tip.  


devamını oku>>

Müzik konusunda oldukça açık fikirliyim. Klasik müzikten deep house’a, rap’ten türkülere ne ararsanız var bende! Yani müzik zevkim epey geniş bir yelpazede. "Kardeşim, senin de müzik zevkin yokmuş," diyebilirsiniz. :_) İyi bir müzik kulağım olduğunu zaten iddia etmiyorum. Mesela, yanlış nota basıldığını ancak birisi kulağımın dibinde söyleyince fark edebiliyorum.:_) Ama her şeye rağmen, Covid’in sonlarına doğru aldığım Pioneer DDJ-400 deskim ile DJ’liğe adım atmaktan hiçbir şey beni alıkoyamadı. Desem de yalan olur; uzun bir süre o masada süs gibi durdu. Ancak 2024’te nihayet bir şeyler yapmaya başlayabildim ve inanın, çok iyi geldi!  


devamını oku>>

Bir taşı on bin defa havaya atsan da uçmayı öğrenmez, diyor Aristoteles. İlk duyduğunuzda basit bir fizik yasasından bahsediyorum zannedebilirsiniz. Ama zamanla insan doğasına dair ne kadar derin bir gözlemmiş dediğinizi duyar gibiyim. İnsanlar da tıpkı taşlar ve kuşlar gibi, doğalarının gereğini yapıyor. Sadece bu gerçeği kabullenmek biraz uzun zaman alıyor..

Hayatta bazen öyle insanlarla karşılaşıyorsun ki, doğalarıyla yüzleşmek seni yoruyor. İş hayatında, mantığınla anlatamayacağın kadar garip durumlara düşüyorsun mesela. Gerçekleri defalarca gözlerinin içine sokuyorsun, ama cahil cesaretiyle konuşmaya devam eden insanlar var. Haklı olman önemli değil; onların kendilerini haklı sanması yeterli. Başlarda kızıyorsun, öfkeleniyorsun, “Bu insanlar nasıl böyle olabilir?” diyorsun. Ama sonra anlıyorsun ki, sorun onların doğasında. İnsanın cahilliği bilgiyle, basiretsizliği deneyimle değişebilir belki, ama kimi insan değişmek istemez.  


devamını oku>>

Son yıllarda “kaliteli insan” denince akla ilk gelen, üzerimizde taşıdığımız markalar, taktığımız saatler ya da arabamızın modeli oldu. Kısacası, insanın değeri "para" ile ölçülür hale geldi. Ancak bu gerçekten doğru bir ölçüt mü? Hazreti Mevlana’ya atfedilen “İnsan, kıyafetiyle karşılanır, karakteriyle uğurlanır” sözü, bu konuda çok gerçekçi bir bakış açısı sunuyor. İnsan, kendini birey olarak topluma kabul ettirirken statüsünden, pahalı çantasından ya da arabasından bağımsız değerlendirilmeli. Ne yazık ki başka bir yanılsama da burada devreye giriyor: Bu statü sembollerini satın aldığımızda, onların mutluluk kaynağı olacağını düşünmek.


devamını oku>>

Sabahın karanlığında, haftanın belirli günlerinde olduğu gibi, yine erkenden uyandım. Geceden beri esen rüzgarın uğultusu kulağımdaydı. Güneş henüz doğmamıştı; sokak lambalarının solgun ışığında yağmur damlalarının dansını izlemek, sabahın sessizliğinde insana tuhaf bir huzur veriyordu.

Gökyüzü yavaşça aydınlanırken, gri bulutların arasından ilk kar taneleri görünmeye başladı. Yılın ilk karı, usul usul şehrin üzerine düşüyordu. Her bir tanesi, sanki gökyüzünden gelen minik armağanlar gibiydi. Eve döndüğümde, elimde sıcacık kahvemle penceremin önüne oturdum. Bir yandan yeni keşfettiğim Farsça melodiler kulaklarımda yankılanıyordu. Sözleri tam anlamasam da, şarkıların derin duyguları beni bambaşka diyarlara götürdü.


devamını oku>>

İnsana Ne Acı Verir?

Hayatta bizi en çok yaralayan şey nedir, hiç düşündünüz mü? Sevdiğimiz birinden ayrılmak, bir hayalimizin suya düşmesi, bir kaybımız, belki de büyük bir hayal kırıklığı… Hepsi derin izler bırakır ama haksızlığa uğramak, başka türlü acıtır insanın canını. Haksızlık, adaletin bozulduğu, dengelerin alt üst olduğu bir durumdur ve bu, kalbimizde taş gibi ağır bir iz bırakır. Çünkü haksızlık, aynı zamanda görülmeme, anlaşılmama, yok sayılma hissidir.

Küçük yaşlardan itibaren adaletin varlığına inanırız. İyi olanın, doğru olanın ödüllendirileceğine, yanlış yapanın ise bedel ödeyeceğine dair bir iç inançla büyürüz. Ama bir gün gelir ki, tüm bu beklentiler yerle bir olur. Haksız yere suçlanmak, emek verdiğimiz bir işte takdir görmek yerine dışlanmak ya da uğruna çok şey feda ettiğimiz bir ilişkide yanlış anlaşılıp haksız görülmek… Hangi biçimde olursa olsun, haksızlık bize derin bir yalnızlık duygusu yaşatır.


devamını oku>>

KÜN

Bu aralar Storytel’e sardım; orada takılırken Sezgin Kaymaz’ı keşfettim. İlk olarak "Ateş Canına Yapışsın"ı dinledim, çok beğendim. E haliyle, “başka ne var acaba?” derken bir de "Kün"ü buldum.  
Kün ne anlama geliyoru eminim sizde merak etmişsinizdir. “kün” kelimesi Arapça kökenli bir terim ve "ol" anlamına geliyor. İslami kaynaklarda Allah’ın "Kün fe yekün" (Ol der ve olur) ifadesiyle bilinir; yani Allah bir şeyi yaratmak istediğinde ona sadece “ol” der ve o şey anında vücut bulur. Sezgin Kaymaz’ın Kün kitabı da bu kavram üzerinden ilerliyor. Hayatın içindeki her şeyin bir anda değişebileceğini, olabileceğini ve bunun üzerine derin bir düşünme süreci yaşatıyor bize. Kitabı okurken, her anın ve her olayın aslında bir “kün” anı olabileceğini fark ediyor insan; yani hayat, bizim “ol” dediğimiz anda yön değiştirebiliyor.


devamını oku>>

Batı Karadeniz Turu 2. gün


2. gün Zonguldaktan çıktıktan sonra yol üstündeki Filyos kalesine uğradık.Çaycuma ilçesindeki Filyos'ta yer alan Filyos Kalesi (Filyos Kalesi), deniz manzaralı bir burnun üzerindedir. Romalılar tarafından inşa edildiğine inanılıyor. Manzara dışında ilgi çekici çok bir şey yoktu açıkçası. Sadece bir kaç lahit taşının üzerinde bulunan yazılar ilgi çekiciydi. Vaktiniz varsa uğrayıp kısa bir tur atabilirsiniz.


devamını oku>>

Batı karedeniz Turu- 1. Gün


Bu bayram değişik bir şey yapalım dedim ve  ani bir kararla Batı Karadeniz turuna çıktık. Hem biraz kalabalıklar Ege’ye, Akdeniz’e akarken daha sakin bir güzergaha gidelim istedim. Hem de daha serin bir hava tercihi etkili oldu bu rotada. 

İlk durağımız: Zonguldak. Hem yeşilin hem de mavinin en güzel tonlarını bir arada görebileceğiniz bu şehir, Batı Karadeniz turumuzun başlangıç noktası oldu.



devamını oku>>

Hayat Kısa


Hayatın koşuşturmasında, bazen durup nefes almak ve sahip olduklarımızın değerini bilmek zor olabiliyor. Ama işte tam da bu noktada, Mine Urgan’ın sözleri aklıma geliyor: “Ben sahip olduklarımın tadını çıkarmayı öğrendim. Hayatta hep daha fazlasını istemek yerine, elimde olanların kıymetini bilmek bana huzur veriyor.” Bu söz, bize ne kadar değerli bir hatırlatma sunuyor, değil mi?

Hepimiz zaman zaman daha fazlasını isteme tuzağına düşeriz. Daha iyi bir iş, daha büyük bir ev, daha çok para… Ama gerçekten huzuru getiren şeyler bunlar mı?  Küçük şeylerin, basit mutlulukların kıymetini bilmek, hayatı daha yaşanılır kılıyor.


devamını oku>>

 
Ziptime