devamını oku>>
Koca bir yaz, yaz gibi yaşanamadan heba oldu gitti. Ömrün yapraklarına yeni bir yaz yazar mı yaradan bilinmez. Bende yaz bitmeden bir şeyler yazayım istiyordum. Ama o kadar iç daraltıcı işler döndü ki memlekette tam anlamıyla ayrımın dibine vurduk. O yüzden içimden gelmedi hiç bir şey yazmak. Gelen mesajlar da Ülkedeki olaylar hakkında ne düşünüyorsun? Öldün mü? diye yazan arkadaşlara sıcağı sıcağına bir şeyler yazarak yanlış cümlelerle kendimi ifade etmek istemedim.
"Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kim zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine; sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutmağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi , pırıl pırıldı. Herkesin, “- Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur, ” demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!"
Diyor Yusuf Atılgan abimiz...