Yaş
yaş 5 - anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar
korkuttuğunu öğrendim
yaş 7 - meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini
öğrendim
yaş 12 - Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan
yoksun kalmak olduğunu öğrendim
YAŞ 13 - Annemle babamın el ele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni
daima mutlu ettiğini öğrendim
devamını oku>>
Biri dans etmek mi demişti ?--Muhammed Ali Anısına!
"Louisville’de insanlar hala pis zenci diye çağırılıp köpek muamelesi görüyorken ve en basit haklarından bile mahrumken benden üzerime bir üniforma geçirip 10000 mil ötedeki bir ülkede bomba atıp kurşun sıkmamı nasıl beklerler? Hayır, 10000 mil öteye gidip beyaz köle efendilerinin beyaz olmayan başka bir millet üzerine baskı kurmalarına, onları öldürmelerine, evlerini yakmalarına yardımcı olmayacağım. Gün böyle kötü işlerin sona ermesinin günüdür. Böyle bir tavır içinde bulunmanın bana milyonlarca dolara mal olacağını söylediler. Ama daha önce de söyledim ve yine söylüyorum. Benim halkımın gerçek düşmanı burada, Amerika’da. Kendi özgürlüğü, kendi adaleti ve eşitlik için savaşan o insanları köleleştirme de kullanılan bir maşa olmayacağım. Dinimi, halkımı ve kendimi küçük düşüremem. Eğer bu savaşın benim 22 milyonluk halkıma özgürlük ve eşitlik getireceğini düşünseydim kendim gidip orduya katılırdım. Kendi inandığım değerler için direniyorum. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Beni hapse atacaklarmış, ne olmuş sanki? Zaten 400 yıldır hapisteyiz."
devamını oku>>
Ulusa Sesleniş
Koca bir yaz, yaz gibi yaşanamadan heba oldu gitti. Ömrün yapraklarına yeni bir yaz yazar mı yaradan bilinmez. Bende yaz bitmeden bir şeyler yazayım istiyordum. Ama o kadar iç daraltıcı işler döndü ki memlekette tam anlamıyla ayrımın dibine vurduk. O yüzden içimden gelmedi hiç bir şey yazmak. Gelen mesajlar da Ülkedeki olaylar hakkında ne düşünüyorsun? Öldün mü? diye yazan arkadaşlara sıcağı sıcağına bir şeyler yazarak yanlış cümlelerle kendimi ifade etmek istemedim.
devamını oku>>
Aylak Adam
"Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kim zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine; sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutmağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi , pırıl pırıldı. Herkesin, “- Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur, ” demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!"
Diyor Yusuf Atılgan abimiz...
devamını oku>>
Çanakkale 1915
devamını oku>>