Hayatta bizi en çok yaralayan şey nedir, hiç düşündünüz mü? Sevdiğimiz birinden ayrılmak, bir hayalimizin suya düşmesi, bir kaybımız, belki de büyük bir hayal kırıklığı… Hepsi derin izler bırakır ama haksızlığa uğramak, başka türlü acıtır insanın canını. Haksızlık, adaletin bozulduğu, dengelerin alt üst olduğu bir durumdur ve bu, kalbimizde taş gibi ağır bir iz bırakır. Çünkü haksızlık, aynı zamanda görülmeme, anlaşılmama, yok sayılma hissidir.
Küçük yaşlardan itibaren adaletin varlığına inanırız. İyi olanın, doğru olanın ödüllendirileceğine, yanlış yapanın ise bedel ödeyeceğine dair bir iç inançla büyürüz. Ama bir gün gelir ki, tüm bu beklentiler yerle bir olur. Haksız yere suçlanmak, emek verdiğimiz bir işte takdir görmek yerine dışlanmak ya da uğruna çok şey feda ettiğimiz bir ilişkide yanlış anlaşılıp haksız görülmek… Hangi biçimde olursa olsun, haksızlık bize derin bir yalnızlık duygusu yaşatır.
Peki, haksızlığa uğradığımızda neden bu kadar sarsılırız? Bence bu, insanın adalet anlayışının sarsılması demektir. İnsan, doğası gereği haklı olmanın getirdiği bir güvenle hareket eder. Emek verdiği, fedakarlık yaptığı şeylerin karşılığını alacağını umar. Haksızlığa uğradığında ise o güven yıkılır. Kendisine yapılan haksızlığı sorgularken, bir yandan da kendi değerini sorgulamaya başlar. Belki de bu yüzden haksızlık, bizi içten içe kemiren bir yara gibi hep gizli bir yerlerde durur. Söylenmemiş sözler, dile getirilememiş isyanlar, bastırılmış duygular…
Haksızlığa uğramak, bizden çok şey götürse de bize önemli bir şey de kazandırır: sabır ve direnç. Yaşadığımız acıya rağmen ayakta kalmayı öğreniriz. Haksızlığa rağmen inandığımız değerlerden vazgeçmeden, kendimize olan güvenimizi yeniden kazanarak ilerlemeyi seçeriz. Belki haksızlık bizi daha sessiz, daha temkinli yapar ama aynı zamanda daha güçlü, daha derin biri olmamızı sağlar.
İnsana ne acı verir? Haksızlığa uğramak, evet… Ama bazen en büyük acılar, bizi en derin yerlerimizden büyüten deneyimlerdir. Haksızlığa uğradığımızda öğrendiklerimiz, belki de hayatta en çok ihtiyaç duyacağımız gücü bize kazandırır: Kendimize sadık kalma gücü. Peki affetme gücü de verir mi?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder