İlk durağımız: Zonguldak. Hem yeşilin hem de mavinin en güzel tonlarını bir arada görebileceğiniz bu şehir, Batı Karadeniz turumuzun başlangıç noktası oldu.
Yol boyu yeşilin her tonuyla selamlaştık. Arabada çalan müzikler, kahkahalar ile Zonguldak’a vardık. Sabah kahvaltı yapmadığımız için oldukça açıkmıştık. Yol kenarında nerede ne yeriz diye bakarken Cennet Koyu’nun tam üzerinde harika bir manzarası olan Cennet Koyu Manzara Restaurant'ta yolumuz düştü. Terasta manzara ile birlikte, püfür püfür esen rüzgarla yemeğimizi yedik.
Daha sonra Ereğli'den geçerek Zonguldak merkeze gittik. Zonguldak denince akla ilk gelen şeylerden biri maden ocaklarıdır. Şehrin tarihi, kömürle iç içe geçmiş durumda. Şehirde bununla alakalı müze, heykel vb. materyaller görebilirsiniz bolca.
Zonguldak'a gitmişken neleri görebiliriz diye bakındık biraz. Rotamızı Cehennem Ağzı Mağaraları’na çevirdik. Cehennem Ağzı Mağaraları, mitolojik hikayelerle de anılıyor. Rivayete göre, Herkül’ün yer altına indiği yer olarak biliniyor. Mağaraların içindeki serinlik bu sıcak havalarda ilaç gibi geldi. Ama çok etkilendim desem yalan olur.
Şelale yürüyüşünden sonra otelimize geçtik. Zonguldak'ta Dedeman Otel’de kaldık. Denize sıfır bir kayalık üstündeydi. İnanılmaz bir deniz manzarası vardı. Özellikle gün batımı efsaneydi.
Güneş, Karadeniz’in dalgalarına yavaşça veda ederken biz de otelde resepsiyonun önerisi ile yemek için sahilde bulunan Çatı Kebap’a gittik. Zonguldak'taki tek kötü anımız orası oldu. Sipariş verdiğimiz yemeklerin istisnasız hepsi kötüydü maalesef. Yemekten sonra sahilde kısa bir yürüyüşle otelimize döndük ve ertesi gün için uykuya geçtik...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder