Amasra'ya doğru yola çıktık. Yolda birkaç drone çekimi yapmayı da ihmal etmedik. Manzara inanılmaz güzeldi. Amasra'ya varınca, şehrin girişinde bizi trafik karşıladı. Şehir merkezinde park yapacak yer kalmadığı için polis abiler kontrollü olarak şehir merkezine araçları alıyorlardı. Biraz bekledikten sonra polis abilerin yardımıyla Liman'a gittik. Şans eseri orada bir park yeri bulduk. Gerçekten şehir çok kalabalıktı. Çok acıktığımız için önce yemek işini halledelim dedim. Gezi boyunca en iyi yemeklerden birini yediğimiz Mustafa Amca'nın yerine gittik. Denize sıfır restaurantta harika manzara ile birlikte efsane deniz ürünleri yedik. Fiyatlar da bizce uygundu. Mustafa Amca'dan çıktıktan sonra ATM ararken VakıfBank şubesine varmadan bir dondurmacıya girdik. Kendi imalatıymış. Kavun ve frambuaz yedim. Gerçekten çok başarılıydı. ATM demişken, bazı yerlerde kredi kartı geçmediğini görünce mecburen para bulundurmak zorunda kalıyorsunuz.
Yemek ve dondurma sonrasında midemizdekileri eritmek için yürüyüş zamanı dedik veAmasra Kalesine çıktık. Panoramik şehir fotoğrafımızı çektikten sonra limana indik. Ve Safranboluya doğru yola koyulduk..
Belki de batı karedeniz gezisinin en güzel anlarına yollarda şahit olduk. İnanılmaz güzel bir doğa ile birlikte yolculuk ettik. özellikle ağaç tüneli yollar bizi bizden aldı.
Doğa ile iç içe geçen yolculuğumuz sonrasında Safranboluya vardık. Ayağımızın tozu ile bir Arasta kahvesi içelim dedik. Fakat navigasyon öyle yollardan götürdüki bir an daracık sokakların birinde araba ile sıkışıp kalacağız zannettim. Tam çarşının arka sokağına bir yer bulup arabayı park ettim. Çarşıya girince Polisin alt yolu kapattığını gördük. Buna da şans deniyor işte. Çektiğimiz eziyete değdi yani.
1661 den beri ayakta olan Arasta çarşınının içinde ki Arasta kahvesinde kahvemizi içtik. Daha sonra çarşıya daldık. Ufak tefek eşyalar, hediyelikler satın aldık. Özellikle dokuma, lokum, safran, kolonya ve ahşap işçilikleri ile alakalı ürünler oldukça fazlaydı.
Daha sonra deri ürünler satan bir dükkana girdik. Dükkanın sahibi öğretmen bir hanımdı, sohbetiyle de bizi oldukça memnun etti. Ürünlerin hepsini kendi ve eşi üretiyormuş. Bir çok şehire de ürünlerini satıyorlarmış.
Daha sonra hıdırlık seyir tepesine çıkarak Safranbolu'nun tarihi dokusunu seyre daldık. Tarihi Safranbolu evlerinin önünde fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedik.
Bu arada odada klima yok nasıl bu sıcakta uyuyacağız derken, gece üzerimize pike almak zorunda kaldık:_) Serin bir ortamda ,ertesi gün için uykuya geçtik..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder