Kitap aslında sadece bir aşk hikayesi değil, kapitalizmin insana biçtiği rollerin de bir yansıması. Gatsby’nin zenginlik anlayışı, "parayı kazanırsam mutlu olurum" klişesine dayanıyor ama adam mutsuzluğun resmini çiziyor. Zenginlik, statü, hayaller... Hepsi bir noktada anlamsızlaşıyor çünkü eksik olan şey gerçek bir bağ.
Fitzgerald, dönemin gösteriş ve sahtekarlık dolu dünyasını çok iyi anlatmış, hakkını verelim. Ama sormadan da edemiyorum: Bu hikaye gerçekten bize yeni bir şey anlatıyor mu? Yoksa her çağın kendine uygun bir "zengin kız fakir oğlan" versiyonu var da biz mi fazla derin düşünüyoruz?
Sonuç olarak, Gatsby’nin partilerine katılsam mı diye düşünmedim değil.:_) Ama aşkı için bu kadar çırpınan birinin hikayesinin böyle bitmesine içim el vermedi. Özetle, "Muhteşem Gatsby", parıltılı ama bir o kadar da boş bir dünyanın hikayesi.
"Ve böylece akıntıya karşı kürek çeken tekneler gibi, geçmişe doğru sürükleniyoruz."
Romanın son cümlesi, hem Gatsby’nin hem de insanlığın hayallerine ulaşma çabasını derin bir melankoliyle özetliyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder