Hava soğuk bugünlerde. Kombi son sürat evi ısıtmaya çabalayadursun. Ben battaniye altında sarıkamış dağlarında donarak şehit olan mehmetleri anlatacak bir şeyler yazma derdindeyim. Sıcak yuvamda onların içinde olduğu durumu ne kadar anlayabilirim ki diye düşündüm, sonra. Ama en azından okuyan birkaç kişi bile onlar için şükran duyar ve dua eder umuduyla yazmaya devam etmeye karar verdim.
Tarihimizin içindeki en hüzünlü yapraklardan birisidir sarıkamış harekatı. Karın, tipinin ve büyük bir ihmalin ortasında kalmış 90 bin neferin donarak, etleri dökülerek, acımasız emirlere boyun eğerek şehit olduğu yerin adıdır Sarıkamış. Tarihi olan ilgime rağmen sarıkamışla alakalı aklımı kurcalayan şey tarihi bilgiler değil aslında. Sarıkamış harekatının neden istendiği, nasıl olduğu, Enver paşa ve emirleri, hava şartları, elde ayak da giyecek bir şeylerin olmaması gibi tarihi bilgileri bir çok kaynaktan edinmek mümkün.
Benim derdim bugünün şartlarında -20 derece kaç kişi ölüme böylesine inançla yürür. Başka bir deyişle ölüm bu kadar göze nasıl alınabilir? 17 yaşında okuldan kaçıp Allahu Ekber dağlarında donarak ölmek için ne kadar kuvvetli bir inanç ve ne büyüklükte bir vatan sevgisi gerekir? Ailesini geride bırakıp, çocuğunun gözünden öpüp, karlar altında uyuya kalmak, sevdiklerinden ayrılmak için nasıl bir yüreğe sahip olmak gerek?
Yeni nesil olarak çok kolay elde edip aynı hızla tükettiğimiz için sorularımı mazur görün ne olur. Kazanılmış tüm haklarımız, özgür yaşamımız için siper ettiğiniz bedenleriniz, çektiğiniz tüm acılar, yarıda bıraktığınız sevdalar, kınalı kuzularınız, hayalleriniz için tüm şehitlerimize minnet duyuyorum.
Allah mekanınızı cennet eylesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder